Yerkürede ve de su kürede barış diye bir şey yoktur. Nasıl ki her ülkenin bir tek hükümdarı varsa sonunda dünyanın da bir tek hükümdarı olacaktır. Tıpkı İskender gibi, Sezar gibi…

Ve elbette ki her hükümdar, dünyanın efendisinin kendisi olacağına inanır. Kudreti olan bunu açıkça ilan eder, kudreti olmayan niyetini sinsice yüreğinde besler. Eğer biz onların üzerine yürümezsek onlar bizim üzerimize yürür. Eğer biz hakimiyetimizi ilan etmezsek onlar ilan eder. Eğer biz onların kal’asını fetih etmezsek onlar bizim kal’amızı fetheder.

Yaşananlar sözlerimizin dayanağıdır, yaşanacaklar ise şahidi. Şaşılacak iş değil, kanundur bu; ilelebet, kadim dünya kanunu. Ve elbette kanla yazılmak zorundadır. Çünkü ademoğlu denen bu mahluk, iyilikten çok kötülükten anlar. Ve de ne yazık ki erdem doğuştan gelen bir vasıf değildir. İnsanları okutmak için, yetiştirmek için binlerce molla, binlerce medrese gerekir ve dahi binlerce kitap ve de onlarca yıl gerekir. Ve siz bu işle uğraşırken düşmanlarınız, bir gecede kökünüzü kurutabilir.

O sebepten barış bir hayaldir ki, hüdavendigar babam Murat Han asla hayalci bir padişah değildi.

Sultanı Öldürmek, Ahmet Ümit (Sayfa 297)