O zamanlar binbaşı olan Enver’i ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Resneli Niyazi’den epeyce farklıydı. Evet,onun gibi korkusuzdu ama daha yakışıklıydı; gözlerinde öfkeden çok hırs vardı, hırs değil de tutku. Evet, dönmek bilmez bir tutku. Ve sonsuz bir kendine güven…. Continue Reading →
“Yaşam kaybetmeyi öğrenmektir. Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğümüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını,ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya,sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları,kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı,… Continue Reading →
“Ya enver bey, o ne yapıyor?” diye sordu kumandanımız, “Cemiyete güzel haberler yolluyormuş.” Yüzü gölgelenir gibi oldu Mustafa Kemal’in. “Kusura bakma Basri ama Enver hayal görüyor bence. Olmasını istediklerini hakikat sanıyor. ona kalırsa, İtalyanları ezdik geçtik. bütün Arap aşiretler bizim… Continue Reading →
Rüzgar, sonbaharda hep aynı şarkıyı söyler. Pencerenin camlarında gezinen titreyiş, kasımpatıların gövdelerini okşayan fısıltı, karanlıkta gümüşi yaralar açan çığlık, yağmuru hızlandıran deli ıslık, yüzümüzde patlayan haykırış, denizi ürperten mırıltı, kaç renk, kaç çeşit, kaç ton sesi varsa, rüzgar sonbaharda hep… Continue Reading →
Herkesin aynı yalana inanıyor olması, onu gerçek yapmaz. Ahmet Ümit
“Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım. Tanrıların korkak haline getirdiği bir alçak. Alçakların en acınacak olanı, en tiksinti vereni. Yüreğini dalkavuk, aklını düşmanlıkla besleyen sinsi bir saray yazmanı.” Patasana, Ahmet Ümit
Birini çok seversen, ama sahiden seversen, sana ne yapmış olursa olsun, eninde sonunda mutlaka bağışlarsın.” Bab-ı Esrar, Ahmet Ümit
© 2019 Kitap Sözleri