Kitap Sözleri

Bir başka Kitap Sözleri sitesi

Page 21 of 32

Yaramaz ve duygusal bir kız olan; Feride

Feride hareketli, yaramaz ve aynı zamanda da dışarı hiçbir zaman vurmasa bile duygusal bir kızdır. Üç yaşına kadar Musul’da yaşamış olan Feride buradaki kuraklıktan dolayı ailesi ile birlikte Kerbela’ya göçmüştür. İstanbul’a göçmeden önce altı yaşındayken annesini kaybeder. Bundan sonra Feride… Continue Reading →

İkileme düştüğünde kendine bu soruları sor!

Bir ikileme düştüğünde kendine bu soruları sor; Bu yaptığım birilerine zarar veriyor mu? Daha önemlisi bana zarar veriyor mu? Yaptığım beni utandırır mı? Çok beğendiğin , saygı duyduğum birinin yaptıklarımı görmesinden rahatsız olur muyum? Beni yalan söylemeye zorlayan durumlar yaşıyor… Continue Reading →

Ölür müsün, öldürür müsün?

Neticesinden hayret ve şaşkınlık içinde kaldığımız, hoşumuza gitmeyen bir hareket, bir söz, bir düşünce karşısında “Ölür müsün; öldürür müsün?” diye yakınırız. Hikayesi şöyledir: Vaktiyle köylünün biri hacca gitmiş. Tabi, dönüşte eşe dosta, hısım akrabaya hediye getirmek adetten… Herkese miktarınca hediyeler… Continue Reading →

Ameliyathanelerde, kollar, bacaklar narkoz verilmeden kesiliyor.

Raşit eve savaş haberlerini taşımayı sürdürüyordu; kurulan, bozulan ittifaklar, adam ne kadar açıklamaya çalışsa da, Leyla’nın aklını karıştınyordu. Sayyaf Hazaralarla çarpışıyor, dedi. Hazaralar Mesut’la çarpışıyor. “O da, Pakistan’ın desteklediği Hikmetyar’la savaşıyor elbette. Ölesiye düşman, bu ikisi. Mesut’la Hikmetyar. Sayyaf, Mesut’un… Continue Reading →

Gebermek ile kalmaz, dile de düşersiniz!

Gün gelir, genç kadınlar ya ölü bulunur ya da intihar ederlerdi. Önce derin bir sessizlik olurdu. Kimse bir şey söylemez, sormaz, sanki bilmek istemezdi ölüm nedenini. Sonra zaman içinde bir fısıldaşma başlardı. Kadınlar çeşme başlarında, evlerinin önünde, imecelerde kulaktan kulağa… Continue Reading →

Ben gölgeyim, acılar kentinden kaçarım.

Ben Gölge’yim. Acılar kentinden kaçarım. Sonsuz kederin içinden uçarım. Arno Nehri kıyılarında nefes nefese sürünüyorum… Via dei Castellani’ye doğru sola dönüyor, kuzeye yöneliyor, Uffizi’nin gölgelerinde koşturuyorum. Hala peşimden geliyorlar. Şimdi, tükenmez bir kararlılıkla avlanırken ayak sesleri daha da yükseliyor. Yıllarca… Continue Reading →

Güneş, gökyüzünü aydınlattıkça orkestranın katılımcıları çoğalıyor.

Gün ağarmasıyla başlayan senfoni orkestrası… Orkestra şefi Güneş, gökyüzünü aydınlattıkça orkestranın katılımcıları çoğalıyor. Ta ki ortalık aydınlanıncaya kadar… Kemanda bülbüller, trombonda kazlar, klarnette kargalar, ritim gitar da kumrular, davul ve bateride köpekler, solo gitarda horozlar, orgda kurbağalar… Tanrı’nın orkestrası! Basların,… Continue Reading →

Mutluluk, yüreğinde hissettiğin gülümsemedir.

Mutluluk, her an yanında hissedeceğin dostlarının olmasıdır. Mutluluk, en sıkıntılı anında dostlarının seni aramasıdır. Mutluluk, yüreğinde hissettiğin gülümsemedir. Mutluluk, gözünü açtığında güneşi görebilmektir. Mutluluk, çocuğunun sana ‘ anne’ demesidir. Mutluluk, yağmurun altında amaçsızca yürümektir. Mutluluk, sokakta hiç tanımadığın birine ‘… Continue Reading →

İnsan özgür olabilir mi?

İnsanlar, hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular; neymiş bu peşinde koştukları özgürlük? Yalnızca esirlik ve kendine kıymadan ibaret! Çünkü insanlar: “ihtiyaçlarını temin etmeye bak, sen de en yüksek, en zengin kişilerle aynı haklara sahipsin” inancına saplandılar. “İhtiyaçların giderilmesi… Continue Reading →

Baba gel konuşalım, öldüğünde çok geç olacak!

Baba gel konuşalım. Öldüğünde çok geç olacak. Zamanın yaraları sardığı acıklı bir yalan. Hayatını değiştirmeye niyeti, kendini dönüştürmeye cesareti olmayanların inanabileceği türden cılız bir teselli. Zaman bir ölü yılan. Kendine dahi hayrı yokken deva olmaz hiçbir yaraya. Geç kalınır insan… Continue Reading →

Sana aşık değilim artık.

Anadolu’da bugün bile anlatılan eski bir aşk hikayesi vardır. Ben bunu birkaç ayrı tasavvuf sohbetinde bambaşka insanlardan dinledim. Derler ki, vaktiyle Siirt Tillo’da bir tekkede mürit, tasavvufa gönül vermiş bir zat yaşarmış. Temiz, saf, güzel gönüllü bir genç adammış. Gel… Continue Reading →

Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım.

“Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım. Tanrıların korkak haline getirdiği bir alçak. Alçakların en acınacak olanı, en tiksinti vereni. Yüreğini dalkavuk, aklını düşmanlıkla besleyen sinsi bir saray yazmanı.” Patasana, Ahmet Ümit

Birini çok seversen bağışlarsın.

Birini çok seversen, ama sahiden seversen, sana ne yapmış olursa olsun, eninde sonunda mutlaka bağışlarsın.” Bab-ı Esrar, Ahmet Ümit

Dünyada benim gel diyecek kimsem yok!

Ben bir garibim, anlatacak kıssam yok; Tattan, kokudan ve renkten hissem yok! Kaldım yarı çıplak, yarı aç yollarda: Dünyada benim “gel!” diyecek kimsem yok! Arif Nihat Asya

Eni olmazsa bir ömrün, boyu olmuş ne çıkar.

Bütün dualarımızda uzun yaşamak isteği var. Eni olmazsa bir ömrün, boyu olmuş ne çıkar. Arif Nihat Asya

Seçim, şans değil kaderinizi belirler.

Mükemmellik asla bir kaza değildir. Her zaman iyi niyet, samimi çaba ve akıl yürütme sonucudur; Bu, birçok alternatifin akıllıca seçimini temsil eder. Seçim, şans değil, kaderinizi belirler. Aristoteles

Doğru şekilde öfkelenmek kolay değildir.

Herkes kızabilir, bu kolaydır, ancak doğru kişiye, doğru derecede ve doğru zamanda, doğru amaçla ve doğru şekilde öfkelenmek, bu herkesin gücünün içinde değildir ve kolay değildir. Aristoteles

Herkes kızabilir, bu kolaydır, ancak doğru kişiye, doğru derecede ve doğru zamanda, doğru amaçla ve doğru şekilde öfkelenmek, bu herkesin gücünün içinde değildir ve kolay değildir. Aristoteles

Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur

Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler!… Continue Reading →

Bütün düşünen insanlar, bu eski gerçeği bilir.

İnsanların çoğu, en iyi arkadaşını alçalmış görmekten mutlu olur. Genellikle arkadaşlıkların bu temele inşa edildiğini de söylemek abartı olmaz. Bütün düşünen insanlar, bu eski gerçeği bilir. Kumarbaz, Dostoyevski

Halbuki o her şeyi, herkesi görüyor

Böyle bir geceyi bütün varlığımızla içemeyişimizin sebebi, kafamızı birçok saçma şeylerin doldurmuş olmasıdır. On bin, yirmi bin sene evvelki insanlar gibi olabilsek, tabiatı onların gözüyle görsek, muhakkak ki şimdi burada böyle sükunetle oturamazdık. Onlar güneşi, ayı, falanca büyük tepeyi veya… Continue Reading →

« Older posts Newer posts »

© 2025 Kitap Sözleri

Up ↑