Toprak ne kadar zengin olursa olsun ekilmedikçe mahsül vermez; kafalar da öyle, ekilmeyen kafalardan mahsül alınmaz.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar. Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür. Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin. Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar başını dimdik tutarak kalan… Continue Reading →
Özgür olmak, kendine karşı doğru olmaktır. Özgür olmak çok çok tehlikeli bir fenomendir. Çok az insan bunu yapabilir. Ama insanlar bunu ne zaman yapsalar, başarırlar. Öyle büyük bir güzelliğe, öyle bir lutûf, öyle bir tatmine ulaşırlar ki, hayal bile edemezler.
Onurlu ve iyi, evet hatta, bilge ve erdemli olmak amacıyla ne yapmamız gerektiğini bilmek için bilim ve felsefeye ihtiyacımız yok.
Bizleri düş kırıklığına uğratan şey yaşam değil, her türden arzulanırlığa karşı gözlerimizin açılmış olmasıdır, ‘idealizm’ denen bu saçma duyguyu her an bastırmayı bilmediğimiz için kendimizi aşağılarız.
Bir kimse yalnız itaat gösterip itaatsizlik edemiyorsa bir köledir; eğer yalnız itaatsizlik gösterip hiç itaat etmisyorsa bir isyankardır (devrimci değil).
Ölüm korkusu yaşama korkusunun ardından gelir. Hayatı dolu dolu yaşayan biri her zaman ölüme hazırdır.
Tüm gününü özgürce geçireceklerini sananlar ve de dürüst olduklarını sananlar budaladır; Özgür yaşamak için paylarına düşen verimli çalışmayı başkanlarına yükleyenler hırsızdır.
Siz hiç kitap okurken aniden aklınıza takılan bir şey yüzünden aynı kelimeyi bilinçsizce defalarca okudunuz mu?
Yedi eski kitap kafa kafaya verirse, mutlaka bir yenisi doğar.
Üzülme! Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine. Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın…. Continue Reading →
Kitaplar yaşadıkça geçmiş diye bir şey olmayacaktır.
Çok eski yıllarda İngiltere’de bir gelenek varmış. Sıradan bir vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınıp herkese duyurulurmuş. Bir asil öldüğünde iki kez, kralın bir yakını öldüğünde üç kez, kral öldüğü takdirde ise dört kez çalınırmış. Günün birinde herkesin hak… Continue Reading →
Bir tek kitap yazmak için yarım kitaplık eser okunmalıdır.
Karıkoca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar. Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir; Güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır: -“Ne oldu?… Continue Reading →
Yabanî uluslar dışındaki her ülke kitaplar tarafından yönetilir.
Adamın biri birgün bahçesinde otururken hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş: -“Ey Allahım! Her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?” Aradan… Continue Reading →
Kitap seyahatten başka bir şey olmayan yaşamda en iyi silahtır.
Büyük bir havalimanının bekleme salonunda, genç bir kadın uçağına binmek üzere bekliyordu. Uçağın hareketine saatler olduğu için zaman geçirmek için bir kitap ve bir paket küçük kurabiye satın aldı. Dinlenmek ve kitabını okumak için vip salonunda bir koltuğa yerleşti. Kurabiye… Continue Reading →
Kitaplarım bana yetecek kadar büyük bir krallıktır.
© 2025 Kitap Sözleri