Ahlaki bakımdan olgun kişiler, bilinmeyene ihtiyaç duyan, hayatlarinda belli bir anarşi olmaksizin kendilerini eksikli hisseden, içlerindeki otekiliği sevmeyi ogrenen insanlardır.

Bedenin sanayileştirilmesi şöyle bir şey… İnsan kendini, her geçen gün biraz daha fazla, tıp otoritelerinin beden denilen makine parçasını gözetlemesi için görevlendirdikleri bir ustabaşı gibi hissediyor.

Dünya, “aradığınız ne varsa, burada” mağazalarına döndü. Kültür ise o mağazanın sadece bir reyonu. Raflar sürekli yenilenen ürünlerle dolmak zorunda… Akışkan modern dünyanın bir “halkı” yok. Onun yerine baştan çıkarılacak “müşterileri” var.

Freud bugün burada bizimle konuşuyor olsaydı, fazlasıyla özgürlüğe doğru kaydığımızı ve bunu farkettiğimiz için de güvenliğe yöneldiğimizi söylerdi. Büyük bir ihtimalle, eninde sonunda yeniden, güvenlikten özgürlüğe doğru savrulacağız.

İnsanların esas korktukları şey, zamanın gerisinde kalmak ve bu yüzden de dışlanmak. İnsanlar, bütün beceri ve zekalarını, korkularına merhem olacak kadar yakın ve sıkı ancak kendilerini boğmayacak kadar da gevşek olan ilişkiler kurmak için kullanıyorlar.

Postmodernlik, ‘müphemliğin üstesinden gelmeyi hedefleyen tipik modern güdüden özgürleşme’ anlamına gelir. Postmodernlik ‘kendi imkânsızlığıyla uğraşan, iyi ya da kötü bununla yaşamaya kararlı olan modernlik’tir.

Artık hapishaneler istihdamın bir alternatifi haline geldi, ihtiyaç duyulmayan yığınla insandan kurtulmanın ve yatırımcıların güven duyacakları bir ortam yaratmanın yeni bir yolu…

Özgürlük iki kişinin olduğu yerde söz konusu olur.

Aşk, akıldan, akıl aşktan korkar… Kendi aralarında konuşmazlar, daha çok bağırarak birbirlerini susturmaya çalışırlar. Kuşkusuz, akıl aşktan daha iyi bir konuşmacıdır! Aşk hakkında konuşmaya zorlandığımızda… Sözcükler eşyalarını toplar ve ortadan kaybolur.

Ölümlülük, dünya üzerindeki her şeyi değiştirebileceği ve kendine uyarlayabileceği inancından beslenen insanoğlunun en büyük yenilgisidir.

Tarih, yönetici sınıflarının adlarını ölümsüzler listesine yazdırmak için yaptığı fetihlerin kaydıdır.

Ortadan kaybolma, ölümlülük karşısında postmodernitenin yaşam stratejisidir.

Sağlık alanındaki bütün “gelişmeler”, hastalıklara karşı alınan önlemler, spor yapmak, beslenme rejimleri, hijyen saplantısı… Bunların hepsi, modernitenin başa çıkamadığı ölümlülüğün yapısını sökerek onu baş edilebilir parçalara ayrıma stratejisinin öğeleridir. Modernite, ölümü tecrit etmiş, mezarlıkları ve cenaze törenlerini günlük yaşamın uzağına taşımış, adeta kişisel bir suça dönüştürmüştü: Nedensiz ölüm yoktur; ölen ya sigara içtiği için, ya spor yapmadığı için, ya hastalılara karşı gerekli önlemleri almadığı için, ya da karşıdan karşıya geçerken sağına soluna bakmadığı için, vb. ölmüştür. Suçludur!

Turist olmak, iyi paraya geçici özgürlük satın almaktır.

Günümüzde ilişkiler bir tür yatırımdır. Ama bir simsardan satın aldığınız ilişkiye sadakat yemini etmek hiç aklınızdan geçmiş midir? O yüzden günümüz ilişkilerinde sürekli tetikte olmak gerekir. Şekerleme yapanın ya da gardını düşürenin vay haline.

Kader artık özelleşmiş gibi görünüyor. Tek tek bireylere saldırıyor, çoğunlukla da kapı komşularını atlıyor. Fakat sille atma sıklığı eskiden hiç olmadığı kadar düzenli, hatta rutin.

Yereller yerellikleri etrafına kalın duvarlar örerken, küreseller yerellikleri toplama kamplarına dönüştürme peşindedir. Küreselleşmenin ikiz kardeşi yerelleşme, reddedenin reddedilmesi yoluyla, aynı amaca hizmet eder.

Benzer Kitap Sözleri

  1. Namık Kemal: Kimse sonu ölüm olan yaşamaktan korkmaz!
  2. Namık Kemal: Dünyada bundan büyük güzellik var mıdır?
  3. Can Yücel: İnsan ölümü kabul edemiyor!
  4. Erkan Sarıyıldız: İnsan neden hiçbir sebep yokken Karanlık tarafı seçer ki?
  5. Niyazi Koluş: Bir aile yetiştirdiği ahlaklı çocukları ile övünmelidir.
  6. Virginia Woolf: Bu dünyadaki en mutsuz insanlar
  7. Oğuz Atay Sözleri: İnsan seviyorsa kaybetmekten korkar.
  8. Taylor Jenkins Reid: Ve insan bazen kaybetmez, sadece “öğrenir.”
  9. Bircan Yıldırım Sözleri: Sana kendini değersiz hissettiren insanlardan uzak dur.
  10. Miraç Çağrı Aktaş Sözleri: Gücünün yettiği yere kadar sevmeli insan.