Bir üniversitenin kütüphanesinde oğlan kızın masasına yaklaşarak yavaşça sorar: “Yanınıza oturabilir miyim?” Kız, yüksek sesle yanıt verir: “Gecemi sizinle berbat etmek istemem…” Kızın sözlerini herkes duymuş, başlarını kaldırmış, dik dik ayaktaki oğlana bakmaktadırlar. Oğlan çok utanır ve hiçbir şey diyemeden,… Continue Reading →
Aziz Nesin’e soyadını sorarlar ve şöyle cevap verir; 1934 yılında soyadı kanunu çıktı. Herkes kendi soyadını kendisi seçtiği için, insanların bütün gizli, aşağlık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri ‘eli açık’ Dünyanın en korkakları ‘yürekli’ Dünyanın en tembelleri ‘çalışkan’ gibi… Continue Reading →
Döktüğüm yaşları bağışlıyorum. Acıları ve aldatmaları bağışlıyorum. İhanetleri ve yalanları bağışlıyorum. İftiraları ve ahlâksızları bağışlıyorum. Nefreti ve zulmü bağışlıyorum. Yüreğimi yakan darbeleri bağışlıyorum. Yıkılan hayalleri bağışlıyorum. Ölen umutları bağışlıyorum. Sevgisizliği ve kıskançlığı bağışlıyorum. Umursamazlığı ve kötü zihniyeti bağışlıyorum. Haklılık uğruna… Continue Reading →
Belki de insan yalnızca refahtan değil, acıdan da aynı ölçüde hoşlanıyor. Hatta acının mutluluk kadar yararlı olduğu bile düşünülebilir. İnsanın yeri geldiğinde acıyı,tutkuya varan derecede sevdiği bir gerçektir. Bunu anlamak için insanlık tarihine bakmaya gerek yok,yaşamın ne olduğunu bilen bir… Continue Reading →
Yoruldum patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. Yanımda hiç arkadaş olmamasından yoruldum. Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söylecek biri. En çok da insanların birbirine kötü davranmasından yoruldum! Yeşil Yol
Umutlar yitince, karanlık konuşup sesini duyurmaya başlar. Sen de dinlersin. İster istemez. Genelde istemezsin ancak kaçınılmaz olur. Umudun nefes olduğunu unutursun. Şeytan unutturur sana. Son umudunun varlığından o anda haberdar olursun. O umut da bırakır seni. Herkes gider, her şey… Continue Reading →
Kız çocuklarınızı iyi yetiştirin. Kendi kendilerine yetmeyi öğretin. Namuslu olmanın yürekten geçtiğini öğretin. Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin. İstediğini giymeyi öğretin. İnsanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin. Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin. Kıskanılmanın… Continue Reading →
Nerde olursan ol bir çocukluk saflığında kal, sineye çek, sığın kendi içine. Kızma, kükreme, ses etme, ürkütme içindeki insanı. Sessizlik elzemdir, bırak böyle kal. Yağmurun sesini dinle, sessiz gözyaşları dök, götür uzaklara kendini… Her kargaşadan uzaklara, tüm gürültülerden uzaklara, sessiz… Continue Reading →
Şunu iyi bilmeliyiz ki, İnsanlar ırk veya renk gibi tesadüfi sebeplerle üstün olmazlar. En iyi kalbi, en iyi aklı olanlar üstündür. Üstün insan yerdekine eğilerek ayakta durur Ve onu kaldırarak yükselir… Robert Ingersoll
Erdemli insanların dokuz düşüncesi vardır: Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler, Dinlediklerinde iyi duymayı düşünürler, Görünüşleri bakımından cana yakın olmayı düşünürler, Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler, Konuşmalarında doğru sözlü olmayı düşünürler, İşlerinde ciddi olmayı düşünürler, Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler, Öfkelendiklerinde sorunları… Continue Reading →
Unutma, Eğer bir dış etken seni çok üzerse, Duyduğun acı o şeyin kendisinden değil, Senin ona verdiğin değerden geliyordur. Onu da her an ortadan kaldırma gücün vardır. Marcus Aurelius
Küçük şeylerden keyif alabilmek… Lüks şeyler yerine zarafet aramak… Saygı istemek yerine değerli olmak… Zengin olmak yerine muhtaç olmamak… Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve dürüst konuşmak… Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek… İşte benim senfonim… William Ellery
Gülmek; “Saf” denme riskini göze almaktır. Ağlamak ise; ”Duygusal” görünme riskini. Birine yakınlaşmak; “Kendini kaptırma” riskini, Duygularını açmak; “Kendini ortaya koyma” riskini, Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; “Onları başkalarına kaptırma” riskini göze almaktır. Sevmek; “Karşılık görememe” riskini… Yaşamak ise; “Ölme”… Continue Reading →
Gerçek yalnızlık bir köşede acı çekmek değil, Durup dağılmak, dağlamak değil, Gerçek yalnızlık, Senden rolünü oynamanı bekleyen toplum içine çıkmak, Kurmaca senaryoların içinde kukla gibi kalmak, Basit zevklere ortak olmaktır. Deli Çocuğun Güncesi, Özgür Bacaksız
Senin zekâna inanan insanları hayal kırıklığına uğratma! Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme. İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil. Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme. İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma…. Continue Reading →
Canını emanet ettiğin, Elin Ayağın Gözün Kulağın Her şeyin. Bir kızı olmalı insanın. Bir hata yaptığında, gözlerinin içine baktığın, bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin, Vefasına taptığın. Bir kızı olmalı insanın. Evinde babasına, annesine karşı nazlı niyazlı, Sokakta cadılığından ve… Continue Reading →
Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür ve karısına e-mail atmaya karar verir. Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir… Tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni… Continue Reading →
İsteseniz de istemeseniz de zaman her şeyi silip süpürüyor ve sonunda geriye yalnızca karanlık kalıyor. Bazen o karanlığın içinde başkalarını buluyoruz ve bazen onları yine yitiriyoruz.
İnsan vicdanının sesinden kaçamaz ve ussalaştıramazsa fiziksel ve zihinsel hastalıklar ortaya çıkar. Erich Fromm
© 2025 Kitap Sözleri